REEL FAİZ GERÇEĞİ: ÇIKIŞIN YOLU
REEL FAİZ GERÇEĞİ: ÇIKIŞIN YOLU
Ekonomiyi anlamak için bazen tek bir rakam, bir ülkenin bütün hikâyesini özetler. Bugün o rakam “reel faiz”dir. Nominal oranlarla göz boyamak kolaydır, ama üreticinin gerçeği enflasyondan arındırılmış maliyetlerde gizlidir.
Nominal faiz oranları manşetleri süsler, politika yapıcıların gündemini belirler. Ama gerçekte, iş dünyasının kalbine saplanan hançer, enflasyondan arındırılmış reel faizdir. Çünkü yatırımcı, girişimci ve üretici için önemli olan, borçlanmanın gerçek maliyetidir.
Bugün reel sektörün gerçek maliyetini anlamak için TÜFE’ye değil, ÜFE’ye bakmak gerekiyor. Fabrikanın bacasında çıkan dumanı, atölyenin çarklarını döndüren enerjiyi, nakliyedeki mazotu hesaba katmadan yapılan her analiz, eksik kalıyor.
Bugün Türkiye’de tablo çarpıcıdır:
%50 faiz ve %20 ÜFE → %25 reel faiz.
%45 faiz ve %20 ÜFE → %20,8 reel faiz.
%40 faiz ve %20 ÜFE → %16,7 reel faiz.
Nominal oranlar düşse de, üreticinin sırtındaki yük hâlâ çok ağır. İşte bu yüzden reel sektör nefes alamıyor.
Yani enflasyonun ateşi düşmeden, faiz indirimlerinin tek başına reel sektöre nefes aldırması mümkün değildir.
Üretici, borçlanırken sırtına ağır bir taş yükleniyor. O taşla yatırım kararını erteliyor, istihdam planını küçültüyor, nakit akışında boğuluyor. Reel faiz, görünmez ama öldürücü bir darbe gibi firmaların üzerine çöküyor.
Ve işin en kritik noktası şu: Bu yük yalnızca patronların değil, toplumun tamamının sırtına biniyor. Çünkü ertelenen yatırım, kaçan fırsat, yapılmayan fabrika, aslında kaybedilen iş, azalan gelir ve geciken refahtır.
Fakat çıkışsız değiliz. Türkiye, bu tabloyu fırsata çevirecek kozlara sahip:
1. Üretim Maliyetlerini Düşürmek
Enerji, lojistik ve vergi yükü hafifletildiğinde, reel faiz baskısı kendiliğinden azalır. Faiz indirmeden bile reel sektörün maliyeti aşağı çekilebilir.
2. Uzun Vadeli Kaynak Yaratmak
Kısa vadeli sıcak para yerine, Asya’dan Körfez’e uzanan sermaye ağlarıyla Türkiye’ye uzun vadeli fon girişini sağlamak mümkün. Hazar’dan Akdeniz’e uzanan hatlar yalnızca ticaret yolu değil, aynı zamanda finans damarlarıdır.
3. Teknoloji ve Verimlilik Atılımı
Üretici, maliyet kıskacından sadece finansmanla değil, teknolojik sıçramayla da kurtulur. Daha az enerjiyle daha fazla üretim yapan bir sanayi, reel faizi değil rekabet gücünü konuşur.
4. Anadolu Ekolü’nü Hatırlamak
Bu topraklar bir zamanlar Kaniş Karum’dan İpek Yolu’na kadar dünyanın ticaret merkeziydi. Bugün de bölgesel merkez olma şansı var. Reel faiz darbesini aşmanın yolu, Türkiye’yi küresel tedarik zincirinde vazgeçilmez kılmaktan geçiyor.
Reel faiz bugün bir engel gibi duruyor. Ama vizyonla bakıldığında, bu engel aslında bizi daha üretken, daha verimli, daha bağımsız bir ekonomiye yönelten itici bir güç olabilir.
Son söz:
Ekonomi yönetimi için büyük ders şudur;
Faizle oynamak kolaydır, ama asıl mesele üreticinin maliyetini düşürmektir. Enerji, vergi ve finansman yükü hafifletilmedikçe, reel faiz bu ülkenin reel sektörünü sessizce boğmaya devam ediyor
Türkiye, reel faiz kıskacından çıkmak için yalnızca faiz kararlarına değil, üretim odaklı bir vizyona ihtiyaç duyuyor. O vizyon doğru kurulduğunda, reel faizler değil, Anadolu’nun yeniden doğan üretim gücü konuşulacak.