Zamanla Barışmak
“Geçmiş geçti, gelecek gelmedi… Elimizde sadece ‘şimdi’ var.”
Zamanla bir türlü anlaşamıyoruz.
Hep ya geçmişe takılıyoruz ya da geleceğin belirsizliğinde kayboluyoruz.
Dün içimizde bir ukde,
Yarınsa sürekli ertelediğimiz bir umut gibi duruyor önümüzde.
Ve o arada…
Şu anı – elimizdeki tek gerçek zamanı – fark etmeden harcıyoruz.
Çoğu zaman yaşamıyoruz aslında,
sadece bir şeylere yetişmeye çalışıyoruz.
Ne kadar çabalarsak çabalayalım,
zamanı tutamıyoruz.
Bir bakıyoruz çocuk büyümüş,
bir bakıyoruz saçlara ak düşmüş.
Hayat geçiyor,
biz hâlâ “yarın daha iyi olacak” diye kendimizi oyalıyoruz.
Ama belki de kırgınlığımız zamana değil,
onu yaşayamadığımız kendimizedir.
“Keşke” dediğimiz her şey,
biraz daha farkında yaşasaydık dediğimiz anlardan ibaret.
Zamanla barışmak…
Her şeyin bir anda olmayacağını kabul etmek.
Bazı acıların sadece zamanla hafiflediğini,
bazı güzelliklerin sadece zamanla demlendiğini bilmek.
Geçmişi affedip,
geleceği endişeyle değil umutla beklemek.
Ve en önemlisi:
Bugünü gerçekten yaşamak.
Çünkü hayat,
ne dünle ne yarınla var olur.
Sadece bu anla…
Zamanla yarışma.
Onu düşmanın gibi görme.
Sessizce elinden tut…
Ve de ki:
“Geç kalmadım.
Tam zamanındayım.”
FACEBOOK YORUMLAR